Ne Diyorduk Abi ?: Mayıs 2008

28 Mayıs 2008 Çarşamba

Anlatamıyorum

"ağlasam sesimi duyar mısınız,mısralarımda;
dokunabilir misiniz,gözyaşlarıma, ellerinizle?
bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
bu derde düşmeden önce.
bir yer var, biliyorum;
her şeyi söylemek mümkün;
epeyce yaklaşmışım,
duyuyorum;
anlatamıyorum."

Orhan Veli

22 Mayıs 2008 Perşembe

Özünde İyi İnsan Olmak

Sıkışılan anlarda ortaya atılan laf'tan öteye gidememiş herhangi bir karar bağlayıcı bir kelime değildir. Karşısındakinin yetersizliğini kırmadan yüzüne söyleme biçimidir. Kısacası diğer insanların fikirlerini ve değer yargılarını zerre umursamadığın halde gene de onlar kırılmasın diye elinden geleni yapmak.

Son zamanlarda sıkça karşılaşmaya başladığım bir terim olmaya başladı "özünde iyi olmak". Aklımada takıldı bende sıkça kullanmaya başladım. Kendime karşı kullanıldığında görünüş itibariyle munis, sevilesi, kalender, canayakin olmakla birlikte ozu itibariyle son derece pust, pislik, sinsi, icten pazarlikli kisilikler icin sarfettigimiz "ozunde kötü olma" halinin tersini yaşıyormuşum gibi oluyor.. Benim kullanım alanlarım biraz daha geniş oluyor tabi. Karakter olarak iyi bir insan olarak görülmüş fakat gerek cevre gerekse iş ortamının getirmiş olduğu olumsuz şartlar içinde kendini etrafa yanlış tanıtan insanlar için kullandığım bir terim olduğunu görüyorum. Aslında diğer insanlardan farksız olarak sıkıştığım anda top'u tac'a atma şeklim benimde bu.

Yoksa özünde iyi olmak denen birşey olduğuna pek inanmıyorum. Bu inanca göre herkes iyi insandır zaten. Kötü yoktur kısaca. Hepimiz polyanayız böyle yapınca. Pozitif düşüncenin insanı kandırma yollarından biridir...Hani pozitif olmanın neresi kötü diyeceksin ama anlatılmak istenen karışık olmakla beraber son derece yüzeysel bir bakış açısıyla anlaşılacak birşeydir. Esas olarak kötü bir insan demektir.çünkü ancak polyannaların düşünebileceği üzere,tüm insalar özünde iyiydir. Namaz kılmıyoruz ama bizim kalbimiz temiz demenin başka yolu gibi. Yakışıklı değil ama sempatik. Bunun gibi örneklerle çoğaltacağımız alternatifsel iyi durum sentezidir yapılan.

Hele birde hoşlanılan kız'dan duyulma durumu var bu terimin. çıkma teklifinin akabinde, olumsuz cevaptan once gelmesi muhtemel, teselli kivamındaki samimiyetsiz cümlelerdendir ayni zamanda. Öncesinde veya sonrasında 'aslında' diye başlayan cümlenin geleceğinin pek parlak olmadıgının habercisi olan durum.Nekadar safane olursa olsun karşıdakini "Ben ezik insanım" psikolojisine sokabilecek bir açıklama durumudur.yarım bir cümledir, dışses "arkadaş olarak sevmek, başka türlü düşünmemek" mealinden bir şeyler geveler, içses sert bir tonda "uza "demektir kısaca.Ağızdan çıktığı anda nereye bağlanacağı belli olan söz öbeğidir bu terim..

Öylece kalırsın olduğun yerde !

20 Mayıs 2008 Salı

Konuşmak veya Yazmak İşte Bütün Mesele Bu

Bazen umutlanarak hafiften gülümseme tripleri içinde salakça düşüncelere kapılıyorum kendi kendime. Asıl olarak bakılması gereken bir gelecek olmalı insan için. Günün huzursuzlukları içinde elini kolunu bağlı tutup adım atamayacak duruma sokarak basiretsizliğe sürüklüyorsun kendini.Amaç edinip o amaç doğrultusunda yaşayarak devam ettirmek gerekir bu hayatı diye düşünüyorum. Doğru budurki amaçsız yaşayamaz insan. Her yeni amaç yeni bir hayat kaynağıdır insan için. Ve içine girilen kötü ruh halinden kurtulmak için kendine amaç edinmelidir insan... Yaşayan biri olarak hayatın her alanını kendime amaç sahası edinmişimdir bende... Ev içinde yayılmış amaçlarım bile vardır. Televizyon izlerken kumandayı kimseye kaptırmamak gibi. Ufak mutlulukları bile kırıntılarına kadar kullanmak istiyorum kısaca...

Deyim yerindeyse mutluluğu ruhsal bağlamda farklı boyutlarda arayan insanlara dönüşmeye başladık. En ufak örnekse bu duruma klavye tuşları üzerinden monitor'e yansıyan kelime dağarcıklarıdır. İçimizi dökmek için yazıp çiziyoruz şurda.. cebimizdeki kelimeler bitincede kapıyı kapatıp gideceğiz. Yazdıklarımız bizi rahatlatan dolaylı yoldandada mutlu eden sanal aktiviteler olarak kalacaktır...

Bizi bu duruma sürükleyen reel nedenlerdir. Neyi eksik yaptık neyi yarım bıraktıkta buraya hapsettik içimizdekileri bilmiyorum. Buraya yazana kadar gidip yüzüne konuşsana arkadaşım ! Öyle değilmi ama ? Buraya yazabildiklerinin onda birini gözlerine bakıp iki dudağının arasından çıkarabilsen belkide sorun kalmayacak. Tabi bunu yaparkende kekelememek, heyecanlanmamak lazım. sakin olmak büyük marifettir sevgili için. Yanlış intiba korkusu bitirir adamı zira... Ne bilim belkide değişen pek birşey olmayacak. Hani en azından söylenecek sözler sahibini bulmuş olacaktır ennihayetinde. Klişe sözcüklerle başlayıp betimleme şeklinde yola devam ederek anlatılmak isteneni en şık biçimiyle karşıdakine aksetmek gerekir heralde. Etki tepkiyi gerçekleştirir herzaman.. ve görülecek tepki söylenecek sözlerle orantılı olarak iyiye veya kötüye birbaşka değişle hüzne veya mutluluğa götürecek insanı.. Susarak kaybetmektense konuşarak kaybetmek en iyisidir heralde..Birazda melankolik olur insan böyle yaparak. Önce yaz sonra sil yok, yok yazıyorum.. bittide yollasammı? sil abi sil olmadı. Yollamıyorum !. Yazmak için seçilen sanal yöntem içerisinde hangi tuş en güzel etkiyi yapabilirki zaten ?.

Konuşmak en iyisi aslında... Sonunda kaybedecek dahi olsan gözlerine bakarak konuşmak en güzeli.
Tıpkı bir gözyaşı gibi son kez gözlerine bakıp süratle yere çakılarak paramparça olmak gibi.
Gördüğün son şey gözleri olması yeterli !

17 Mayıs 2008 Cumartesi

Geldiyse Vakti ?

Ayrılık. Kelime itibariyle insana hüznü aşılayan bir olgu. Aslında her yeni başlangıcın sonunda yaşanacak anonim bir durumdur ayrılık. Kendinizi veya karşınızdakini üzmemek adına alınacak bir karardır.. Bazende üzüntünün babasını yaşatır ayrılık insana. Nedenide bariz belli olan sevgiden ötürüdür üzüntü. Seviyorsundur ama ayrılık kaçınılmazdır. Ayrılık cesaretin ürünüdür aslında. Acıyı yaşayacak olmayı bilmek ve bunu göze alarak ayrılmaya karar vermek "Göz görmeyince gönül katlanırmış" alıştırması yanında uzak kalınca unutulmak korkusuylada başa çıkmak.. bunun kadar unutmayıda düşünmek. Unutmak korkusu yaşıyorsan zaten seviyorsundur. Ayrılık işte baştada denilen gibi hüznü aşılayan olgu....!

Kendini kandıran insanlar olarak olaya pozitif yönden bakan cenahtan olmakta vardır birde. Kendi kendime yeterim havasında olup sonrada sagopa kajmer'den "kendim için"parçasını dinleyerek dolaşmak etrafta. Açıkçası yüzde maske ile dolaşarak geçirmek vakitleri. Birde akşam olup yatağın içinde kendinle baş başa kalınca söylebilse insan kendine bunları. Nedense kendi kendiyle kaldığı zaman taktığı maskeyle görünemez kendisine. "Hadi lan ordan" söylemiyle karşılaşacağını bildiğindendir söylemeyemez kendine.

Sevgili için ayrılık demek ölmekle eş değer taşır her daim. Ayrilirken şefkatli konuşan taraf aşık olmayan taraftır en nihayetinde. Sevgilinin yaşadığı ayrılık üzüntüsüne kifayet verecek bir yazıda görmemişimdir bugüne kadar. Yazılan çizilen herşey eksiktir bu konudaki. Kimisi dirayet timsali gibi karşılamıştır. Kimisi uçurumun ucunda göstermiştir kendini.

Telefonda son aranan numarayı aramaya çabalarken bulursun kendini... sesli yanıt sistemi cevap verir: "aradığınız kişiye şu an ulaşılamıyor"

....
Ne desek eksik anlıyacağınız bu konuda !

16 Mayıs 2008 Cuma

Bende Kalanlar



Yalanlarınız içinde bende bıraktıklarınız var birde. Önce yaşama sevincini zedelediniz iki yüzlülüklerinizle sonra akıllıymış gibi davranarak nekadar iğrenç olduğunuzu gösterdiniz bana.
Konuşmayarak, susarak birşeyleri başarabileceğinizi sandınız. Hep sandınız ama herseferinde yanıldınız..

Mutluluğu kovalarken sizi hep mutsuzluk bulacak, bulduğunu sandığınız mutluluklar içinde üzülmeye devam edeceksiniz.. Edeceksin !
Oysaki ayaklarının altında ezdiğin gerçek mutluluğu hiçbirzaman yakalayamayacaksın.

Biryerde duymuştum "Sevmek, seni seviyorum demek değildir. seni seviyorum derken titremektir." diyordu. Amenna böylesini bulmak bu zamanda çok zordur. Peki ya bulunca ? belkide bende bıraktıklarından geriye kalan son şeydi bunu düşünmek.Peh!

Olduda bitti maşallah

Son zamanlarda büründüğüm ruhet-i haliye durumu gerdikçe gerdi beni anlıyacağınız. Nezaman sıkılsam, daralsam yanımda olmasını istediğim sıcaklık ve sevgi hiçbirzaman yanımda olmadı. Nedensede hep sıkıntı zamanımda yanımda olmaz bunlar.

Ben aşkımı yazacaktım aslında buraya... Sayfa sayfa, satır satır, ve belkide hece hece dağıtmadan konudan sapmadan doya doya aşkımı yazacaktım belkide. Olmadı, yapamadım. Yazacak tek kelime bulamadım aşkıma dair. Çünki hepsini alıp götürmüştü benden. Ne var ne yok hepsini alıp götürdün birkaç kırıntı birkaç sözcük geriye kalanlardı. Ama ben yinede yazacam belkide aşkımı cebimdeki kelimeler yettikçe dilimin döndüğünce anlatacam herkese aşkımı..Yavaş !

Aşk dedimde. ben aslında böyle direk aşk kelimesini kullanmazdım içimi dökerken. dolandırırdım lafı farklı kelimelerden farklı anlamlardan getirirdim o kelimeye anlamı. Belkide sen anlamazdın ne olduğunu ama ben yinede içimi dökmüş olurdum..

Şimdi neden aşk kelimesini direk kullandım diye kendi kendime soruyorum. Layıkmıydın acaba bu kelimeye?. Yani direk yazacak kadar basitleştirmişsem olayı bu sana layık gördüğüm aşkımın artık kırıntılarımı?. Kelimeyi kurarken özelliği gitmesin diye dolandırmayı seçmem nasıl bir değerdirki sana karşı ? dilime sakız yapmayim bunu sadece o duymalı derkenki özelliğimi bitmiştir sence ?

Belkide artık yaşadığın basitliğe indirdin bendeki aşkını. İnsanın yüreğindeki fırtına birden böyle bitermiki? veyahut yanan ateş birden sönermi?. Elimizi yaktık heralde uzatırken sana içimizdeki ateşle aşkımızı.

Yazarım ben yine demiştim bende kalanları dimi ? Vazgeçtim lan anasını satim ! Bende kalanlar, bana kalanlar onuda böylece alıp götürme gözlerinle...

Anlatmak kaldı şimdi gözlere herşeyi. Boşu boşuna bakmasın yollara... aramasın manasızca boşlukta onu.. Bir umut diyip kadraja girmesini beklemekti bundan öncesi. Sonrası ise alice harikalar diyarında ufak bir turdan ibaret. Uyanınca yüzde hafiften mutluluk tebessümü. Sonra yine aynı bekleyiş..Ama mutlu bir bekleyişti.


Demiştim ya pozitif olmak vardır ruhumda benim. Tırnaklarımla yaptığım birşeyleri parmak ucuyla domino taşını devirir gibi devirsende bende bıraktıklarındır beni bağlayan hayata. Sen yapmışsındır ne yapmışsan.. "bir şey uğruna ölmeyi doğru bulmuyorum, birşeyler uğruna yaşamayı göze almaktır doğrusu, çünkü ölürsem o uğurda daha fazla bir şey başaramam"

Bundan sonra Cengiz AYTMATOV'a veriyorum sözü belki birşey anlarsın hayat dair.Hayat güzel çünki !

‘.. uzaklardan bulak başına susuzluğunu gidermek için gelmişsen , ben de rüzgar gibi eser gelir , ayaklarına kapanırım begimay !

kaderimde bugünün son günüm olduğu yazılıysa , ölmemek için direnirim begimay !
bugün değil , yarın değil , sen var oldukça hiç ölmem begimay !
ölürsem dirilirim , ölür ölür yine dirilirim begimay !
hep sensiz kalmamak için yaşarım , sensiz kalmak kör olmaktır , gözsüz olmaktır …’

4 Mayıs 2008 Pazar

Budamı Ofsayt ?



Budamı gol değil haa..? budamı ..? Ne güzelde demiş Sadri ALIŞIK nur içinde yatsın..Bazen öyle seversin öyle seversinki yapmayağın şey yoktur onun için yeterki yüzünde biraz mutluluk biraz tebessüm belirsin. Bazende öyle zaman gelirki perdenin arkasına geçmen gerekir.. Hayatlarımızda ofsaytlardan ofsaytlara intikal ederken insanlığımızı, sevmeyi unutmuşken tekrar hatırlatılması gereken bir olguyu Usta sayesinde hatırlamamışken Nur içinde Yat Usta Nur İçinde..! Bu repliği nezaman izlesem gözlerim dolar, dolmayanıda görmedim zaten.. görürsemde döverim o başka konu. Yüreğinde azcık sevgi olan insanın gözlerinin dolacağı bir repliktir. Yaşayarak yaşatarak bizlere sunuyor Sadri ALIŞIK ve insan olmanın nasıl birşey olduğunu birkez daha gösteriyor bizlere.

Replik;
ofsayt osman: (mahkemede arkada oturanlara dönerek) ya siz... herkes ayak uçlarına bakar utancından) (hakime dönerek) ölecekmiş. ölmesin dedim!.. bir can kurtulsun dedim. bütün hayatımda ofsayt dediler; bir işe yaramaz, sümsük dediler. varsın yine desinler dedim. hayatımda bir defacık bir kız sevdim, onu da kaybedeyim dedim. hayatımda bir kerecik bir şey kazanacak oldum onu da kaybedeyim dedim. tek, bir can kurtulsun dedim. çocuğu kurtaracak kadarını aldım. üst tarafına el sürmedim. fena mı oldu? (mahkemede arkada oturanlara dönerek) sizler, hepiniz...hepiniz, hepiniz hakem olun abiler... yaa bu maç bee.. tıpkı bir maç. ama böyle hayat sahasında oynanıyor. oyuncuları bizleriz. topumuz da namusumuz, vicdanımız, insanlığımız. ben, ben osman. ofsayt osman. söyleyin be... allah rızası için söyleyin. gene mi atamadım golü ha? bu da mı gol değil be? gol mü?
mahkemeden bir kadın: gol!
ofsayt osman: bu da mı gol değil be!!!
aziz basmacı: gol yavrum gol.
ofsayt osman: bu da mı gol değil!!! adaletine, insanlığına kurban olayım hakim bey.. bu da mı gol değil!!
hakim: (dosyayı kapatır ve sol elini havaya kaldırıp dosyanın üzerine indirir) golll!


Nur İçinde Yat Sadri ALIŞIK

3 Mayıs 2008 Cumartesi

Sevdadandır Bilesin !

öpüyorsam ayrılığı gözünden
söküyorsam yüreğimi göğsümden
geçiyorsam gözlerinin içinden
sana olan sevdamdandır bilesin
geçiyorsam bir çiçeğin özünden
sana olan sevdamdandır bilesin

meğer ne yalnızız insan olmuşsak
yaprak gibi dalda sessiz solmuşsak
yeri gelmiş acıya da gülmüşsek
sana olan sevdamdandır bilesin
yeri gelmiş ayrılığa gülmüşsek
sana olan sevdamdandır bilesin

biliyorum sen yine
parmak uçlarında üşüyorsun.
aramızda kıvrılıp yatan uzaklığa inat, ayaklarınla kasıklarımın kasırgasını,
ellerinle yüreğimde yaktığın ateşi düşlüyorsun.
sularımız sızıp karışıyor ay karanlıkta
ve çırılçıplak bir ırmağa dönüşüyoruz yatağımızda.
apansız pencerende gülümsüyor güneş, ne güzel!
bütün parmakların tıkır tıkır işliyor.
iştahla biliyorsun, yaşamaktır aşk
geceyle gündüzün sessiz geçişimidir bir uyku boyunda
delice bir yangın parmaklarının buzulunda
ah şahrud,
her yerimiz nasıl da şaşırıp kalmaya istekli...

karşılıksız sevebilmekse sevda
gerçek seven küle dönmüş her çağda
elim kolum bağlanmışsa kıyında
sana olan sevdamdandır bilesin
seydunayım gebermişsem kıyında
sana olan sevdamdandır bilesin