Ne Diyorduk Abi ?: Eylül 2008

30 Eylül 2008 Salı

Hoşçakal Reis



galatasaray'lıların abisi. hatta yaşı aynı olanların bile çoğunun sanki öz abisi.
tribunde bir köprüydü alpaslan abi. zengin ile fakir arasında, liseli ile lisesiz arasında, anadolu ile istanbul arasında, iyi ile kötü arasında, okumuş ile cahil arasında, kapalı ile açık arasında, taraftar ile yönetim arasında, sarı ile kırmızı arasında. galatasaray köprüsüydü adı. ben onu ne zaman görsem ya birinin sorununu dinliyor olurdu, ya birine yardım ediyor ya da haytalık yapanlara "akıllı olsanıza" diye laf yetiştiriyordu. senelerce ali sami yen'in eşi fahriye yen bakım yurdunda yaşarken bizi her hafta rutine baglatıp ziyaretine götüren de oydu, metin oktay'ı taraftarlarca ziyarete gidelim yalnız bırakmayalım diye çığır açıp gelenekselleştiren de oydu, ultraslanı üniversitelere taşıyıp dev bir organizasyon kuran da oydu, bizi galatasaraylı herşey müptela eden de oydu ve en çok da binlerce dostluğa sevgiye arkadaşlığa sebep olan oydu. tribünde yanyana oturan zıt kutupların birbirlerine "o da galatasaraylı! o da benden" diye bakmasında kilometre taşıydı. kadirşinas, vefakar, cefakar. bu sıfatlar her ölenin arkasından soylenir. belki sırf o yüzden çok anlamlı görünmeyecek burada; ama o sıfatların hepsi onda çokca vardı. sabaha kadar yazsak eksik kalacak. faydası da olmyacak. belki birgün biri bakar alpaslan dikmen kimdi diye. biz de tarihe not düşmüş olalım dedik. yeri bence doldurulmaz evet çünkü köprü olmak sadece ona has bir özellikti. bir gün başkası kurarsa o köprüyü o zaman rahat uyuyacak eminim.

Alıntı.

Abiye ithafen klip

GERİ DÖNÜLMEZ YERDESİN

Dostum öldü dün topraga indirdim,
Kendim gömdüm anlatmasi bir hayli zor
Acisi sönmeyen bir kor yanar bu kalpte sonunda sende çekip Gittin hee!!
Yarim kalan hayallerinle mahkûm ettin maziye biz ayni Yerdeyiz yine
Sense bizsiz simdi nerde kapali
Gözlerinle terk ettigin evin ailen kederde
Bense dertle suskunum ve saskin halde beklide yalandir Diye umutluyum
Kizginim birazda sana onca yilin hatrina vedasiz Ayrilmakmi reva
Kalkip baksana arkadaslarin kabir basinda
Helal olsun varsa hakkim bir degil de bin defa
Kırk üç yasinda umutlara zamansiz elveda
Sararmisti yüzün dönüp baktigimda son defa
Acelemizmi vardi sanki gömdük tam bir dakikada
Kaçacak miydin ki dostum çaktik dokuz tane tahta
Vefasiz olma arada bir misafir ol rüyama
Eskilerden lafla varsin senden olsun her bir tafra
Bir yani bos ve tadida yok sensiz kurdugumuz sofra
Rabba isyan degil bu mektup yazdim ben bi dosta
Arada gözlerim dolar gülüsünü hatirladikça dostum elveda

Sende terk edipte gitme görürsen aglarken üzülme
Biryani mezara gömdük senle çok severmisiz megerse
Sen yasarsin bu kalpte artik geriye dönmesende
Dün yanimda bugün nerde adina dünya denen ***
Çekti yüzüne perde iste burasi böyle sahte
Bir gün güldürürse elbet aglatir bir günde yüzün hüzünlü Son resimde

Kabrinde kar var gözümde yas içimde yanar ates
Gömüp döndük seni ve sen soguktan üsümedin mi kardes
Hayatta sirt dönenlerin simdi alayi es
Bes kurusluk maskelerinin ardi maskeden beles ve
Rast gelirsen sen yüzles utanmadan kisner kalles
Birkaç gebes duayi kesip yolda dedikoduyla pes
Yarami desme der sorunca hazir gözlerinde yas
Üzülme sen dostlarin var özleyip içten seven
İsminin telaffuzunda kâh gülüp hüzünlenen
Yakismamis son elbisen büyük sanki iki beden
Beni avuntu söyleten dört bayram sensiz geçen ve yok nesem
Son nefeste yüzünü dahi görmeden ansizin çekip giden Bedende
Sen yoktun neden eceldi dostu gömdüren ölümdü kefeni Giydiren
Geri dönülmez diyarlarda tek bi basina senmisin ?
Biz hasretinle kahrolurken sende bizi özlermisin biyerden
İzlediysen sayet aglayip gülermisin saka yapipta assam Siniri
Sirt dönüp gidermisin dün neseyken ortaminda bugün bize Kedermisin
Saysam bütün dertlerimi bikmadan dinlermisin
Elalemin kalemi düzgün bizimkisi kadermisin

Sende terk edipte gitme görürsen aglarken üzülme
Biryani mezara gömdük senle çok severmisiz megerse
Sen yasarsin bu kalpte artik geriye dönmesende
Dün yanimda bugün nerde adina dünya denen ***
Çekti yüzüne perde iste burasi böyle sahte
Bir gün güldürürse elbet aglatir bir günde yüzün hüzünlü son resimde

18 Eylül 2008 Perşembe

Yanmak Vakti

Biliyorum uzun zamandır fotoğraf eklemiyor sallamıyordum bu sayfaları. Biraz sıkıntı birazda üşengeçlik artık adını ne koyarsanız o ruh hali üzerimdeydi ve hiçbirşey eklemek istemiyordum.
Fotoğraf arşivim günden güne büyümeye devam ede dursun bazı karelerde düşündüğüm kompozisyonu uygularken çok zevk aldığımı söyleyebilirim. Mesala bu kare yi çekmeden önce Mehmet AKAR ın Yanmak Vakti adlı kitabından esinlenmiştim. Kitabı okuyanlarınız vardır mutlaka. Yoksa bile Okumanızı tavsiye ederim kendiniz bulacağınız belkide kendinizde kaybettiklerinizi bulacağınız bir çok şey var kitapta.. Okumaktan hoşlanmayanlar içinde bir not düşeyimki öyle 600/700 sayfalık bir kitap değil ufak bir azimle 2 günde rahatça bitirebileceğiniz bir kitap.. Kitaptan ufak bir hikayeyi BURDAN okuyabilirsiniz...
Gelelim fotoğrafa çekim anında kurgulandı aslında fotoğrafı çekmek. Denklanşöre şuursuza bastığım ve iki ufak kızın absürt pozları arasında kaybolan zamanın içinde elektiriklerin kesilmesinden sonra ortalığı kaplayan karanlığı aydınlatan mum ışığa gözümün takılmasından sonra aklıma birden ve neden olduğunu anlamadığım bir şekilde Yanmak Vakti geldi. Çok sevdiğimden ötürü yanan herşey bana bu kitabı anımsatır son zamanlarda.
Mumu elime aldıktan sonra nasıl istiyorsan öyle poz ver dediğim kızlardan biri bana aklımdakinide geçen pozlar vermeye başladı kurguma en büyük katkıyı yapıyordu..
tek elle çekmek zorunda kaldığımdan ufak bir netlik kaybı yaşasamda istediğim kareyi elde ettim. Tek olmuyormuş çift olmak tek olmaktan herzaman daha iyi geliyor bana. Bunu fotoğrafı tek elimle çekerken daha iyi anladım. Nasılki görmek için iki göz duymak için iki kulak gerekliyse hayatın en önemli unsurları için herzaman çift olmak iki kişi olmak gerekiyor diye düşünüyorum..