Ne Diyorduk Abi ?: Ağustos 2008

16 Ağustos 2008 Cumartesi

Ben Böyle Olmamalıydım

Ben, böyle olmamalıydım. İsmini duyunca, boynum düşmeliydi omzuma. İçime bir ateş düşmeliydi. Ayaklarımın feri kesilmeliydi. Kendimden geçmeliydim sonra... Adını sayıklamalıydım, adımı unuttuğumda. Ama bunu kimse duymamalıydı, Seni, mahşere kadar saklamalıydım. Ben böyle olmamalıydım. Nisan akşamlarını ıslatırken yağmur. Bahar, şarkılarını söylerken karanlığa. Çalan her kapıya `sensin` diye koşmalıydım. Ayak sesleri gelmeliydi uzaktan. Ben hep sana yormalıydım. Gece yıldızlarını serpince göre. Seni görmek için uyumalıydım. Şarkılar kime söylenirse söylensin. Sana diye dinlemeliydim. Türküler dolmalıydı odama, Ben bir selvi boylu yârdan ayrıldım deyince bir ses. Selvi boylu yâr sen olmalıydın. Kömür gözlüm ateşine düşeli. Senin için söylenmiş söz olmalıydı. Bir mey yokluğuna ağlamalıydı delice. Bir keman, incecik çığlık olmalıydı. Ama bunu kimse bilmemeliydi, Seni mahşere kadar saklamalıydım. Böyle olmamalıydım, Kelimeler Taif'i taşıyınca kulaklarıma. Daha yüzüme çarpmadan Taif rüzgarı, Taşların izi çıkmalıydı yüzümde. Uhud anılırken, dişlerine sızı düşmeliydi. Haremde bir ikindi vakti. Kem gözler çevrilince sana. Ve vefasız eller uzanınca yakana. İçim daralmalı, nefesim kesilmeliydi. Sen ötelere hazırlanırken, Öteler senin için süslenirken, Son kez baktığın pencerede hayal edip seni, Perdenin son kez kapanması gibi, Kapanmalıydı gözlerim. Sonra içime doğru gerilip, Seni bize lutfedenin ismini haykırıp,
'Allah(C.C.) ' deyip, Düşmeliydim yere. Ama bunu kimse bilmemeliydi. Seni mahşere kadar saklamıydım. Ve mahşer günü... Uzaktan seni seyretsem. Sana yakın olmak için can atsam.
Beni engelleseler, 'Sen kim yakınlık kim? ' deseler. Ben ağlamaktan konuşamasam. Gözlerini çevirsen bana. 'Benim cennetim bana bakan gözlerindir.' Ve tebessüm etsen. Ama bunu kimse görmese, Seni ebede kadar saklasam.


Bir kandil daha sensiz geçiyor. Kandilin mübarek olsun.. !

Mutlu Olmak Varken !

Mutlu olmak varken bu dünyada
Geceler geldi dayandı kapımıza
Olduk acımızla, acımızla sarmaş dolaş
Bekledik düşümüzle, düşümüzle koyun koyuna.

Bir E.S yorumu;
Aşkın ne menem bir şey olduğunu gösterebilen bir cevap çeşidi. ben bunu gördum ama bugün değil, şu şekilde:

bidi bidi bidi...
-ben aşık oldum
-aa napiyosun ya, mutlu olmak varken !

A.Kadir in yazdığı ve sevdiğim bir grup olan Ezginin Günlüğü den Feyza ERENMEMİŞ güzel sesiyle renk kattığı aşk'ın yalın halini anlatan dinlendikçe dinlenesi parça.
Parçayı dinlemek içinde şurdan şey edebilirsiniz.

Bilmem belkide sadece bana öyle geliyordur... !
En çokta mavi otobüslere yakışan bir parça !

13 Ağustos 2008 Çarşamba

Kendi Elimle Çizdim

Çocukken bakkaldan almaya can attığım birkaç şey vardı. Bunlardan ikisi şöyle, taso veriyor diye tombi bir diğeri ise jölesini sona bırakarak kenarından ısıra ısıra zevkini çıkararak yediğim eti cin idi. Yıllar geçtikçe bir çok alışkanklık yerini farklı şeylere bırakmaya başladı ama değişmeyen birşey olarak eti cin i yeme zevk i kaldı. Şu zamanda bile markete gittiğimde aldıklarımın arasına sıkıştırıyorum. En güzel yanıda jölesini sona bırakmakta gizli aslında.. vazgeçememenin nedenidir bu durum. köşelerden kıkır kıkır yiyerek ilerliyerek tıpkı planlanmış bir projenin uygulama safhası gibi. Çocukken nasıl zevk alıyorsam şimdide aynı zevki alıyorumdur bu eti cin den. Şimdilerde ise ne zaman görsem surat şema şeklimin değişmesine neden olan birşey oldu benim için. Önce acı veriyordu sonra burukluğa dönüştü. Dönüşümler etrafında dolanan huzursuz bir durum oldu anlıyacağınız benim için. Alırken 1 tanede fazla almaya başladım. Olurda birgün karşılaşırsak ortamda eksik olmamasını istediğim tek şey çünki.
Birgün neden olmasınları düşlerken kendimi eti cinin gülen yüzünü yaparken buldum. Mutlu birşey düşünüyorum ve mutlu bir yüz çiziyordum. Çizimide uzatıyordum bilerek tıpkı yerken bitirmemek için önce köşelerden başlar gibi. Güzel birşeyleri düşlerken nasıl bitsin istemezse insan o ruhet-i haliyeyle çizmeye özen gösteriyordum. Ne kadar geç biterse okadar güzel, ne kadar uzun sürerse okadar mutluyum..
Önce düşledim sonra yansıttım şimdide yeme vakti ben markete gidiyorum...

2 Ağustos 2008 Cumartesi

Kedi İstilası

Mahallemizin arsız ve hayasız kedileri hakkında ne zamandır bir yazı tüttürmeyi düşünüyordum . Arsız ve hayasız diyorum çünki mahalleyi yavaş yavaş tekellerine almaya başladılar bu kediler. Adım başı kendilerine zula yerler edinmiş bu kediler yolda yürürken birden karşınızda belirebilir ve kısa süreli bir kesişme yaşayabilirsiniz.. Zira geçenlerde başımdan geçen bir olaydan sonra iyice tırsmaya başladım bu kedilerden. Kedi topluluğu arasında hemen kendini belli edebilecek yapıda olan iri yarı siyah bir kedi var. Yürüyüşü bile diğer kedilerden farklı ve yanılmıyorsam çetenin lideri konumundaki bir kedi bu. Konunun özüne dönecek olursak yine bir pazar günü öğlen saatlerinde işe gitmek üzere evden çıkıp mahallenin sokaklarından otobüs durağına doğru efil efil yürürken bu kedi ile karşılaştım. Aramızdaki mesafe yaklaşık 50 mt. gibi birşeydi ve biz bu mesafeden kesişmeye başlamıştık bile. Üzerime doğru yaklaşırken - Ulan dedim içimden şu şerefsize postayi koyimde mahallenin sahipsiz olmadığını anlasın..
Aramızdaki mesafe iyice daralmışken sağ ayamı şiddetli bir şekilde kaldırıp yere vurarak pişst nidası altında kediye elektro şok etkisi yaratmaya çalışmamla kedinin keskin bakışlarını dahada keskinleştirip hiddetli bir şekilde üzerime mırlaması bir oldu. Hayatımda bugüne kadar hangi kediye bu taktiği uyguladıysam her seferinde başarılı olmuştum fakat bu sefer kedi daha baskın çıktı ve gidere giderle karşılık verdi. Elektro şok etkisi ters tepti anlıyacağınız... Hemen soğuk kanlı bir vaziyete bürünerek olay mahalinden hızla uzaklaşmayı tercih ettim. Daha sonraları ise evden çıkarken ve girerken kediyi gözlemeye başladım zira aramız bozulmuştu ve postayı yiyen bendim.. İleriki günlerde herhangi bir balıkçıdan almayı planladığım bir levrekle barış yapmak istiyorum bu kedi ile. Her geçen günde artan nüfuslarıyla iyice güçlenmeye başladılar. Hatta evimizin önünden hiç ayrılmayan iki tane kedimiz bile oldu artık. Babamında sponsorluğuyla midelerini doyuran bu kediler arsızlığı öyle abarttılarki evin bahçesine girerek ayakkabımın üzerinde uyumaya bile başladılar. Öyleki sabah ayakkabımı giymek istediğim sırada rahatlarını hiç bozmamalarıda iyice zıvanadan çıkarıyor beni. Neyseki bunlar diğer siyah kedi gibi piskopatlaşmamışlar ve rahatça postamı koyabiliyorum.. Yani işin özeti mahalle adına durum hiçte iç açıcı değil ve biranevvel mahallenin ileri gelenleri biraraya gelip bu sorunu çözmeliler..
Yoksa bunlar ileride haraç kesmeyede başlıyacaklar evleri..

Gecenin bu saatinde P.M 04:16 yazılabilecek en güzel şey buydu sanırım.

Uzunca bir süre haber alamazsanız bu sayfalardan bilinki kedilerle aramızdaki husumet büyümüştür...